Riskin Başkasına Yüklenmesi: Ahlaki Tehlike (Moral Hazard)
Ahlaki Tehlike (Moral Hazard), davranışsal ekonomi ve sigortacılık alanında önemli bir kavramdır. Bir kişinin veya kurumun, bir eylemin potansiyel olumsuz sonuçlarına karşı korunduğunu (örneğin sigortalı olduğunu) bildiği için, normalde alacağı önlemleri almayarak daha riskli davranışlar sergileme eğilimini ifade eder. Kısacası, "nasılsa zararı ben karşılamayacağım" düşüncesiyle artan dikkatsizlik durumudur.
Sigortacılıktaki Klasik Örnekler: Ahlaki tehlikenin en net görüldüğü alan sigortacılıktır. Araç Sigortası: Kapsamlı bir kaskosu olan bir sürücü, arabasını hırsızlığa karşı daha az dikkatli bir şekilde park edebilir veya trafikte daha riskli araç kullanabilir. Çünkü olası bir hasarın maliyetinin büyük bir kısmını sigorta şirketinin karşılayacağını bilir. Sağlık Sigortası: Geniş kapsamlı bir sağlık sigortasına sahip bir kişi, sağlığına daha az özen gösterebilir veya gereksiz tıbbi hizmetleri daha fazla talep edebilir, çünkü maliyetin doğrudan kendisine yansımadığını düşünür.
Finansal Krizlerdeki Rolü: Ahlaki tehlike, 2008 Küresel Finansal Krizi gibi büyük krizlerde de önemli bir rol oynamıştır. Bankaların, "batmak için çok büyük" (too big to fail) oldukları ve zor duruma düştüklerinde devlet tarafından kurtarılacakları beklentisi, onları aşırı riskli finansal işlemlere girmeye teşvik etmiştir. Bu durum, sistemik bir riske yol açmıştır.
Çözüm Yöntemleri: Bu sorunu azaltmak için çeşitli mekanizmalar kullanılır. Sigorta poliçelerindeki "muafiyet" (hasarın ilk kısmının sigortalı tarafından ödenmesi) ve "katılım payı" gibi uygulamalar, sigortalının da riskin bir kısmını üstlenmesini sağlayarak daha dikkatli davranmasını teşvik eder. Finans sektöründe ise, bankalara yönelik daha sıkı sermaye yeterlilik kuralları ve düzenlemeler, ahlaki tehlikeyi sınırlamayı amaçlar.